birinci dereceden can yanıkları

vedat'cım
"Aşk ateşi iki kurşun birin aldım ya"
demişsin,

içinde aşk varsa,
birini alır zaten,
sadece..


*vedat sakman - ateş oldum

ikinci derecen can yanıkları

üzüm,
şarap olana kadar,
ne badireler atlatır da,
kimileri kıymet bilmez,
ellerinin tersi ile iter masada,
öylesine..

hayat denen mucize,
ne ucuza gider,
ya rabbi?

üçüncü dereceden can yanıkları

düşünüyorum,
öyleyse,
yoksun!

et il va changer la vie..













onun varlığından bi'haber şu an uykuda,
kalbi biraz kırık sanırım..
gündüz çocuklara bişeyler anlatmaca,
haftasonları ise eğlenmece..

üzgünüm "mademoiselle" ama,
o çocuk hayatınızı değiştirecek
ve siz,
bunun farkında bile değilsiniz..

iş olsun diye*

"O", 1 Kasım 1928 gün ve 1353 sayılı kanun ile kabul edilen Türk Alfabesinin 18. harfi olmakla beraber,

bu aralar kanımca "oylesine"nin kısaltması..

*orhan veli

iki, sen ve dört..

"iki kere iki"nin "sen" ettiğini düşünürken ben,
aslında "dört" ettiğini hatırlattığın için bu gece,
teşekkür ederim..

S'brent..













sen geçerken yanımdan öylece,
kadıköy vapuru demir alıyor içimden,
çok çok uzaklara gitmek üzere..

senfoni'nin en crescendo yerinde "es" veriyor orkestralar,

kadılar kalem kırıyor affedecekken,

bir rahibin kan damlıyor kitabından,

gözü dönmüş cellatlar'ın nasır tutmuş kalpleri acıyor,
ağlayacak oluyorlar..

uykularında aç ölüyor çocuklar,
afrika dahil..

günahsızlar kabir azabı çekiyor mezarlarında,
nedensiz,
ilahi adalet var mıydı ki?

cennete cehennemin gölgesi düşüyor..

müptela'lar, bağımlılar, ehli keyf asıyorlar kendilerini,
haz edemez oluyorlar keza..

seninse aklın almıyor,
ruhun duymuyor,
his' edemiyorsun..

iyi ki yoksun!