ihtiyaç..

kiminin saatlerce uykuya ihtiyacı var,
kiminin tıka basa yemeğe,
kiminin şan'a, şöhret'e, para'ya, mevki'ye, kral'a, yaver'e..

kiminin "la minor"den sonra "mi minor"e,
kiminin "akıl fikir" dolu iki kelam'a,
kiminin şahsa münhasır "iki çizgi"ye,

benim ise,
hepsinden ziyade,
üstteki üçünde a'la,

sadece sana..

postacı kapıyı iki kere çalıyor peki ya zuckenberg?























Eskiden ben 3.5'dan 4 yaşında iken falan, güneydeki deniz kenarı o şehirde, devlet baba, memurlarına yazın sahilde küçük - sade yaşanacak yerler tahsis ederdi.. (Tabi sonrasında aynı devlet baba, aynı sahilleri, rus milyarderlerin bir gezegen sistemi kurmaya yetecek kadar yıldızlı otellerine rant karşılığı tahsis etmeyi akıl etti..)

Biz de yazları ailemin devlet memuru olması sebebi ile orda kalırdık, ve ben küçüktüm, annem ve babam çalıştığından bana rahmetli babannem bakardı.. Ailem "iş"de iken, benim de "iş"im onları çok özlemek, bu sebepten dolayı babanneme mızmızlanmak, huysuzluk yapmak, rahmetli'nin burnundan getirmekti. - Sevgili babannem, umarım gittiğin yerde mutlusundur ve bana çok kızgın değilsindir, not: merak etme, düzgün bir "iş" buldum -

Babannem de biraz olsun durulmam için her gün beni o dönemin popüler -iletişim platformları- olan "gezici telefon"lara götürürdü, ve hergün oraya giderken "bak postacı geliyor" adlı şarkıyı laylaylom makamından söylerek giderdik.. Bana çok çok çok çok uzakta olan (şimdi bakıyorum da o kadar da uzak değilmiş aslında) annem ve babamla iki kelime etmemi sağlayan bu "postacı"lara hayranlıkla bakardım hep.. Hatta postacı olmaya niyetliydim çünkü astronot'tan daha ulvi bir iş yapıyordu..

Üzerinden tonla zaman geçtikten sonra o dört gözle beklenen mektupları, uzak bir yerde evlenen dostlara çekilen telgrafı getiren, gezici telefonlarla özlem dolu çocukların annelerine ve babalarına iki kelime etmelerini sağlayan bu adamların unutulması, kıyıda köşede kalması, hatta devlet tarafında sözleşmeli olarak fason şirketlerce tedarik edilmesi ağırıma gidiyor, sanırım da hep gidecek..

Zuckenberg'in böyle anıları var mıydı bilmiyorum..
Zuckenberg'in konu ile ne kadar ilgisi var, onu da bilmiyorum.
Ama mass media & social networking deyince hepimizin aklına o geliosa, sanırım bu işte payı büyük..

Bu yüzden ona iki çift lafım var;
"Postacı kapıyı iki kere çalıyor zuckenberg, peki sen?
sen ne yapıyorsun?"

aphorism..

"after years of waiting,
nothing came.."

beginners

















beni daha tanımasan da,
ismimi ya da seni ne kadar çok seveceğimi bilmesen de,

denize nazır bir yerde,
hayatlarımızı birleştirdikten sonra..
her sabah uyandığında,
sol yanında ben olucam..

seni çok özledim..

ps: sabah uyandığında sol yanında değilsem,
muhtemelen kahvaltıyı hazırlıyorumdur :)