bu aralar kendi iç devrimim ile meşgulum..

nasıl eşitsizim kendime, nasıl karşıyım bi süredir anlatamam, neler düzenlemedim ki kendimi değiştirmek için.. ilk önce "toplu dilekçeleri" denedim, imza toplamaya çalıştım kendime karşı.. komşulara, bakkala, manava gittim bi imza versinler diye, yok.. farkettim başkası ile olmayacak.. sonra "iş yavaşlattım" kendimce.. bulaşıkları, çamaşırları yıkamadım, evi toplamadım, evi bok götürdü kısaca.. "grev"lere gittim sonra, aydatları ödemedim, kirayı geciktirdim (hiç ödememeyi totom yemedi açıkcası) uzlaşmaya çalıştım sonra kendimle, sözleşmelerde karşılıklı tavizler verdim.. olmadı, uzlaşamadım.. sonra ayaklandım, "haydi alanlara" dedim, taksimde buluşalım dedim, seni aradım.. taksimde buluşuyoruz dedim, bu kez farklı dedim, olucak, biliyorum, inanıyorum.. tamam dedi, inaniyordum kendime, bu son şansımdı, olucaktı çünkü doğruydu yaptığım şey, hakkımdı.. daha odadan çıkamadan, 19 liltrelik damacadan (bknz: bizim sucu) boyalı su sıktım kendime, ama ıslah olmadım suyla, ıslah olamayan kısımlarıma biber gazı sıktım salonda, misafir var mı yok mu aldırmadan.. misafirlere de ayıp oldu ama olsundu, kolay değildi devrimleri bastırmak..
yaşasın ben..

iki kalas bi heves..

düşündüm de "düşünmek" kelimesinde "düş" sözcüğü saklı..
fazla mı düşünüyorum ne?

Imam BaildiPasatempo
"imam baildi" eski yunan klasiklerini yeniden düzenleyen dj'li, buzuki'li, klarnet'li bi yunan grubu..
aynı coğrafyanın insanları olduğumuzdan mı, yoksa isimlerinden gelen çekicilikten mi bilmiyorum? çok sevdim yaptıkları müziği..
komşuda pişer bize de düşer..

iki yakamızı biraraya getiren vapurlar..


















"Debout Sur le Zinc - Les Mots d'Amour"
şarkı mı güzel, yoksa vapurda dinlemek mi şarkıları güzel yapıyor anlamadım ama ortada bi güzellik var, bundan eminim..