cevabı sorusundan daha çok acıtacak ama..

mutlu olmak için daha ne kadar kaybetmem gerekiyor?

masumiyet














"ceza derler oğlum buna ceza..
hakim kime kalem kırar düşündün mü hiç?
kimi falakaya yatırırlar?
kimi orospu yapıp, kimi aç öldürürler ?
kim gözünü kırpmadan beynine sıkar kurşunu?
koyun gibi kesilmeyi bekleyen şerefsizler mi?
beş paralık düzenleri için hayatlarını peşkeş çeken pezevenkler mi?
söyle lan kim?"

sen majör, ben minör..

















sürekli festival filmleri veren o eski sinemada yanyana oturmuşuz, esas oğlan benim.. ve en güzel kadın oyuncu oskarını sana vermişim, aa baksana ne güzel istanbulda çekmişler filmi.. hafiften fransız filmlerini andırıyor, siyah-beyaz, ama sadece senin olduğun sahneler renkli.. yine ağlıyosun, biliyorum yine sana özlediğin insanları hatırlattı film.. ve birden kalkıp gidiyorsun aniden, hiç hesapta yokken.. zamansız gidişine seyirci kalırken ben, arkaplanda jacques brel'den bişeyler çalıyor.. sonra "hayır" diyorum, yanılmışım jacques brel değilmiş çalan meğerse sen çalıyormuşsun.. hayallerimi, duygularımı..